7 Ekim 2011 Cuma

NASIL KARİZMATİK OLUNUR ? (Genç Gelişim Dergisi -Kasım2011)

Gustav Janouch, “Franz Kafka ile söyleşiler” adlı eserinde, dünyaca ünlü Çek yazar Kafka’yı bilinmeyen yönleriyle öyle güzel anlatır ki, bu eseri okurken Kafka bizi bir kez daha büyüler. Gustav, eser boyunca, Kafka’nın melodik sesinden, jest ve bakışlarından, “bambaşka” olarak nitelendirdiği sert Almanca aksânından, konuştuğu dile benzeyen ellerinden, kısacası, “bütün ufak şeyleri alabildiğine güç sayan bir güç” ten söz ederek, kitap boyunca okuyucuyu Kafka’ya hayran bırakır.



Hayatta bazı anlar, insanların yaşam yolculuğunda benimsedikleri duruş hakkında çok şey söyler. Gustav Janouch’ın, aynı eserde, dünyaca ünlü Çek yazar Kafka’ya ait şu hatırası da, bize Kafka’nın hayatta benimsediği duruş hakkında çok büyük ipucu veriyor; “…Kafka’yla ilk gezintimiz böyle sonuçlanmıştı. Bir daire çizip yine Kinsky-Palais’e dönüp gelmiştik. Tam o sırada tabelasında HERMANN KAFKA yazılı bir mağazadan uzun boylu ve geniş bedenli bir adam (Franz Kafka’nın babası) çıktı. Birkaç adım kadar ilerimizde durup yaklaşmamızı istedi. Aramızda iki adımlık bir uzaklık kalmıştı ki, sesini iyice yükselterek, “Franz”, dedi. “Eve dön artık, hava rutubetli.” Kafka, tuhaf denecek kadar alçak bir sesle, “babam” dedi bana dönerek. “Benim için tasalanıyor. Hoşça kalın! Siz artık bana uğrarsınız.” Evet anlamında başımı salladım. Kafka bana elini uzatmadan gitti. "




Uluslararası tanınmış bir yazar olan Kafka’nın bu hâli, aslında hiç de şaşırtıcı değil.




Şimdi bir âbide olarak önümüzde duran pek çok başarılı insan gibi, Kafka’nın da hayatında ego’ya yer yoktu. Kafka, insanları etkileme kaygısıyla yaşayarak ego’sunu tatmin etmek yerine, hayatında başkalarına da yer açıyor, yaşadığı olaylara bencilce müdahale etmektense, farklı durumlar karşısında, farklı rolleri benimsemenin hayatı kolaylaştırdığına inanıyordu.




Karizmatik Olmanın Sırrı




Küçük zihnimiz, “karizma” kelimesinin tam anlamını ifade edecek bilgiye sahip olmadığından sözlük karıştırıyor, bize göre daha fazla mürekkep yalamış olanlarımızdan soruşturup, bu büyüleyici kelime için “yamalı bohça” bir tanım buluyoruz: “İnsanları etkileme becerisi”.




Oysa bazı kelimeler, hayatın içinde “yaşayarak ve yaşanarak” başka boyutlara taşınır. “Karizma” da bu kelimelerden biri gibi. “İnsanları etkileme becerisi” dendiğinde, Hollywood afişlerinden fışkıran kahramanların, aslında yamalı bohçamızın sadece bir yamasına karşılık geldiği görülür. Yoksa, Yunanistan’dan Hindistan’a uzanan toprakların fâtihi Büyük İskender’in, kendisine “gölge etme başka ihsan istemem” diye çıkışan ünlü filozof Diyojen’e karşı mütevazı tavrını ne ile açıklayabiliriz ?




Tarihe damgasını vurmuş insanların karizması, içinde tevazuyu da barındırıyor. Onların karizması, modern zihinlerimizde sınırlarını çizdiğimiz karizmadan çok daha boyutlu. Bu yüzden, “nasıl karizmatik olunur?” sorusunun yanıtı, bir ilaç reçetesi gibi sunulamıyor. Buna karşın, hayatlarını ego tatminine bağlayanların, diğer insanların onay ve takdirlerine köle olmayı seçtiğini görmek için bir reçeteye ihtiyaç yok.




Dikkat edilmesi gereken husus, karizma tutkusuyla hareketlerimize yön verip ego’muzu tatmin ederek sûni bir başarı elde etmektense, çevremizdeki insanlara değer vererek kendimizi “en iyi” ya da “farklı” olarak kabul etme tuzağına düşmeden hayatımıza yön vermektir.




Herkese, hayat yolculuğunda başarılar…




Av. Ebru EKŞİOĞLU